Sevgi;
Yalansız olduğu zaman, paylaşılınca güzeldir..


21 Temmuz 2008 Pazartesi

BİR "BEN"... BU BEN(mi?)...


biri... öyle biri ki...

renkler yok...

umutlar gürültüyle kırıldı ama içimde çıt yok...

susuldu...

susandı yarın'a...

yarın nerde?

kayıp mı olduk, hiç mi yoktuk?

kim keşfetti bölündükçe çoğalan dertleri

ve

kim öldürdü paylaşıldıkça çoğalan sevgiyi?

herkes nerde?

bir yanlış üç doğru mu götürüyordu öteden beri?

herkes yalnız mı?

herkes kendi içinde kalabalık mı?

kaç kişiyim? diye ben değil, içimdeki binlerce "ben" soruyor ayrı ayrı...

tek yürek, tek beden...

doğurgan mıyım kendimi çoğaltmakta?

bir tanesi bana aitti, onu özlüyorum...

başka şeyleri de özlüyorum...

nerdeyiz biz?

ruhumda isyankar ilanlar; BİR KAHRAMAN ARANIYOR...

kendime, kendim olmayan diğer "ben"lere yetemiyorum...

biri gelip beni toparlar mı?

bir şey bir mucize gibi gelip bana dokunur mu?

şimdi çok geç kaldım hiç inanılmamış bir hayat yaşamak için...

tümden vazgeçmek de olmaz...

sıkışıp kalınmıyor, dünya daralıyor...

sürekli gri tonlar, kırmızı ve siyah...

benim açık mavilerim nerde?

böyle değildi...

gittikçe bana ait değilmiş gibi bakıyorum geçmişe...

bir tek ben mi? diye soramıyorum...

değilim biliyorum...

herkes bir tenhada arkasını dönüp ağlıyor...

herkes aynı tenhada kendini bırakıp kaçmak istiyor...

haykırsam şimdi sokağa çıkıp maskelerin düşmesi için...

en büyük gerçeğimizi mi gömdük içimize?

kaçıyoruz mutsuzluğumuzla yüzleşmekten, işimize gelmiyor kendimizle uğraşmak...

ama ben korkuyorum...

benim adıma yaşanmış bir hayat istemiyorum...

böyle değildi...

biri geldi gökyüzümü çaldı, denizlerimi içti...

biri büyülerimi bozdu...

biri... öyle biri ki...

aynaya bakınca görüyorum ama TANIMIYORUM...

alıntı

10 Temmuz 2008 Perşembe

Dalgakıran


Deniz hırçındı, dalgalar ise; asi...
Ansızın yakaladılar küçük kayığı...
Sinsice yaklaştılar ve bir anda saldırdılar...
Acımasızdılar.
Ne istiyor olabilirlerdi ki küçük kayıktan?
Oysa; küçük kayık için ne güzel bir sabahtı...

Günün ışıklarla dansı henüz başlamışken, onun da denizle dansı başlamıştı.

Saatlerce, hiç durmadan dans ettiler.

Ama ne olduysa, bir anda hırçınlaştı deniz, belki de rüzgârlı havanın, yağmurun etkisiyle...

Asi dalgalar hırpalamaya başladı...
Şimdi küçük kayığın aklında tek şey vardı.

O da bir an önce dalgakıranına sığınabilmek.

Bir ulaşabilseydi, ah bir başarsaydı, dalgakıranı korurdu onu.

Kimse bir şey yapamazdı küçük kayığa orda.

Ne deniz, ne dalgalar...
Bunları düşünürken biraz daha hızlandı ve ufukta kayboldu...
Siz, en son ne zaman bir dalgakırana sığınmak istediniz?
Siz, en son ne zaman bir dalgakırana ulaşmak umuduyla çırpındınız hırçın denizde?
Siz en son ne zaman bir dost elinin size uzanmasını istediniz ya da elinizi uzattınız bir dostunuza?
Dostlarımız...
Fırtınalarımızdaki dalgakıranlarımız...
Hırçın denizden, asi dalgalardan kaçarken gözümüzhep uzaktaki bir dalgakıranı aramaz mı?

Koşulsuzca, sorgusuzca, sınırsızca sığınabileceğimiz,bizi koruyacak biri mutlaka vardır, dalgakıran misali...
Ulaşabilmişsek oraya, bir de atabilmişsek halatlarımızı limana,korkmayız artık fırtınalardan...
Dışarıdaki korkunç fırtınanın gölgesi bile giremez içeri...
Herkesin bir dalgakıranı olmalı fırtınalı günlerde sığınabileceği ve herkes bir dalgakıran olmalı koşulsuzca, sorgusuzca, sınırsızca...
Dostlukların ve sevginin bile yozlaştırılmaya çalışıldığı günümüzde,

Ne mutlu bir dalgakıranı olanlara,

Ne mutlu bir dalgakıran olmayı başarabilenlere...

8 Temmuz 2008 Salı

Bunlarda Kim? :)

Bunlar Annekedi ile yavrusu olmasın:))

Ya da Annekedi'nin yavrusuyla torunu ;)

Şu rahatlığa bir bakın..

Keşke bütün kediler bu kadar şanslı olsa

ama

ne yazık ki bırakın bu kadar şansı,

sokaktakilerin halleri içler acısı..

İnsanların zulumları,yine insanlar tarafından saldırıya alıştırılmış köpeklerin saldırısı ve daha bir çok tehlike..

Yazık..

Keşke herkes bu yazıklığın farkında olsa.

Aslında bunları yazmak değildi amacım,sadece fotoğrafa bakıp gülümsemek ama gülümseyemiyorum...
KediKız

3 Temmuz 2008 Perşembe

BU ÖNEMLİ..!

İnsanlar, susuzluğa dayanamayıp para verip içiyorlar.
Düşünün ki bir an paranız yok, su da..
Onların çeşmeden akan suyuda yok..!
Susuzluğunuzu düşünün..
...LÜTFEN...
Duyarlı Olalım

26 Haziran 2008 Perşembe

Bir Avuç Diken :))

Bir avuç diken ama bence dünyanın en tatlı dikenleri bunlar.

Bu kadar mı güzel olur kirpi yavrusu..

Ben çok sevdim ve paylaşmak istedim.

Ya siz?

19 Mart 2008 Çarşamba

Yağmur Damlası..

YAĞMUR DAMLASI

Zamanların birinde
küçücük dünyasında yüreğinin kocamanlığıyla başı dertte olan bir yağmur kız varmış...
Her zaman mutsuz, her zaman hüzünlüymüş.
Büyük yalnızlıklar yaşarmış kalabalıkların içinde...
Kendi yalnızlıgında çoğullaşarak...
Kimsenin onu anlamadığını düşünürmüş..
Tek çabası hayata bir iz bırakabilmekmiş oysa..
Ama başaramazmış..
Ve yorulur, tükenir, dağılırmış..
Sonra yeniden rüzgar olur eser...
Yağmur olup yağarmış..
Geceye ay...
Gündüze güneş....
Bahara çicek olurmuş...
Kendi gücünün altında ezilen bir güçsüzlüğü varmış.
Kendi ağırlığının altında ezilirmiş..
Taşıyamazmış yükünü..
Birine yaslanma, bir diğerine dayanma ihtiyacı duyarmış..
Ama herkes onun çok güçlü olduğunu düşündüğü için yardıma ihtiyacı olduğu akıllarına bile gelmezmiş.. En sevdiklerinin bile......
Ve o mağrur kız yağmurluğuna, rüzgarlığına söz gelmesin diye başı dik ama içinde darmadağın gülümsermiş...
En çok kuşları kıskanırmış..
En çok onları severmiş..
Hayat ona mutluluktan uçma şansını çok gördüğü için belki...
Oysa başkaları hiç bir derdinin olmadığını söylerlermiş ona.. Sevgisizliğin bir dert olmadığını düşündükleri için mi??
Ama yağmur kız parayla alınamayacak şeylerin sevdasındaymış.. Aşkla inandığı her değer için soyunabilirmiş tüm varlığından..
Güzel evinden,sıcak yatağından,her rahatlığından vazgeçebilirmiş..
Çünkü aşk her türlü konforu barındırır içinde..
Aşkta denizler beslenir duygulardan...
Kuşlar öter..
Baharlar hüküm sürer..
Rüzgar ılıktır ve yağmur yumuşacık dokunur..
Hırslar yoktur..kavgalar.. didişmeler..
Bitmeyen bir kahkahadır aşk..
Ve dinmeyen bir çığlık...
Ama aşk cesaret ister..
Tek korkuya yer yoktur!!
Dünyası küçük yüreği kocaman o yağmur kız damlalarını tüketmedi hala...
Hala yağıyor..
Ne zamana kadar yağabileceğini bilmeden.....
Yağmur Damlası

alıntı


15 Mart 2008 Cumartesi

Yağlıboya Tablolarım..

Merhabalar..
Uzun zamandır bloğumla ilgilenemedim.Yoğun bir çalışma içerisindeydim ve yeni birşeyler yapıp sizlerle paylaşmak istedim ve nihayet fırsat buldum yüklemeye.Ancak pc arızalı olduğundan biraz sıkıntı yaşadım ve bundan dolayı blog arkadaşlarımın ziyaretlerine ara vermek durumunda kaldım.Beni ziyaretlerinden mahrum bırakmayan arkadaşlarıma çok teşekkürler.En yakın zamanda arıza hal olacak ve sizleri bıktıracağım :)
Bu arada resimler için yorumlarınızı bekliyorum..
Detaylar içinse diğer bloğum;
Beklerim..
















20 Şubat 2008 Çarşamba

Ağaç Kütüğü Üzerinde Resimlerim

Epeydir ilgilenemedim bloğumlaSanırım biraz yalnız kalmış ve özlemişim bende ama herşey resimlerim için.Şimdi yeni çalışmalarımı paylaşmak istedim.Beni epey yordu ama değdide.Ne kadar zevk aldığımı anlatamam ağaçları bu şekilde değerlendirmekten, onları yakılmaktan kurtarmaktan..Sizlerinde yorumu benim için kaynaktır ..

Özellikleri;
Ağaç Kütüğü Üzerine Yağlıboya
Detaylar için; http://sanatevim.blogcu.com/ beklerim..








3 Şubat 2008 Pazar

Gelincik

Her zaman ki zerafetiyle bir kelebek kadar zarif, hassas ve kırılgan..
Vazgeçilmezlerimden..

Bunlar Nedir?




Bunlar, epeydir üzerinde çalışmaya çalıştığım ağaç kütükleri.Çalışmaya çalışıyorum çünki henüz yaş olduklarından kururken çatlıyorlay,yani fire...!!Bu durumda yenileri hazırlanıyor ki bu çok zor.Çünki marangozda oduncudan alındıktan sonra tek tek kesiliyorlar ve zımparadan geçiyorlar.Emek çok fazla.Ama yapıldıktan sonra yani boyayla kaynaştıktan sonra çok doğal görünüyorlar ki ham halleri bile güzel bence.Peki fireler nemi oluyor?Fireler çöpe ve üzerlerinde resimle beraber fire olmuşlarsa ne mutlu sobaya :)
Örneğin; 1.resim fire 2.si ise sağlam olan:)Yani beni mutlu eden..!

Buzdolabı Süsleri :)






Ağaç Kütüğü Üzerinde Resim



Ağaç kütüğü üzerindeki çalışmalar doğal ve güzel olduğu kadar zor.Ancak her zorluğa değer olduğunu düşünüyorum.Sanki yeniden can bulmuş gibi..









Her bir resmin ebatları farklı ölçülerdedir.Biri bir diğerini tutmaz.Ölçü siparişiverilmez bu tür çalışmalarda.Görünen ne ise istenen o olmalıdır.Birebir aynısı başka bir yerde asla olamaz.Benzer olansa sadece üzerindeki çalışmalardır..






Yağlıboya çiçekler(duralit üzerine)




Buradaki çiçek çalışmalarım yine marangozdan alınmış artık(yani çöp) duralit parçalar.Üzerlerinde çalışmaktan yine zevk aldığım bu duralitleri çöpe gitmekten kurtardığım için ya da yakılmaktan ayrı bir sevinç duyuyorum..









Bu papatya taşların arasından hayata inat burdayım işte ve herzaman heryerde dercesine yüzünü göstermiş..







Ne mutlu ona ve ne mutlu bize ki herzaman bizimle:)






































































17 Ocak 2008 Perşembe

Sevginin Gücüne İnan..

Seviyor Ve Seviliyorsan
Sevginin Gücüne İnanıyorsan
Sevgi;
Her Ne Olursa Olsun
Her Zaman, Her Yerde
Seninle..

KediKız
Bu resmi bir yerde buldum ve çok beğendim, etkilendim de.Sevginin yüceliğine inanırım, daimliğine; seviyorsan ve seviliyorsan tabii.
Keşke bu fotoğraftaki kadar kutsal olsa tüm sevgiler, inanılsa.
Bu karede sadakat, hoşgörü, saygı, sevgi aşk var..
Daha ne olsun..?
Sanırım biraz da acı.
Sizce?

11 Ocak 2008 Cuma

Anlayabilmek

ANLAYABİLMEK
"Satılık Köpek Yavruları" ilanının hemen altında küçük bir çocuğun başı gözüktü veçocuk dükkan sahibine sordu :
-"Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?"
Dükkan sahibi :
-"30 dolarla 50 dolar arasında değişiyor fiyatları" dedi
"Benim 2 dolar 37 sentim var" dedi çocuk -
"Bir bakabilir miyim yavrulara"
Dükkan sahibi gülümsedikten sonra bir ıslık çaldı
ve
köpek kulübesinden beş tane yumak halinde yavru çıktı.
Yavrulardan biri arkadan geliyordu.
Küçük çocukyürümekte zorluk çeken sakat yavruyu işaret edip sordu:-"Bunun nesi var?"
Dükkan sahibi onun kalça çıkığı olduğunu ve hep sakat kalacağını açıkladı.
Küçük çocuk heyecanlanmıştı. -
"Ben bu yavruyu satın almak istiyorum.”
Dükkan sahibi:-
"Hayır o yavruyu satın alman gerekmiyor.
Eğer gerçekten istiyorsan o yavruyu sana bedava veririm
"Küçük çocuk birden sinirlendi.
Dükkan sahibinin gözlerinin içine dik dik bakarak:-
"Onu bana vermenizi istemiyorum.
O da diğer yavrular kadar değerli
ve
ben fiyatını tam olarak ödeyeceğim.
Aslında şimdi size 2 dolar 37 cent vereceğim ve geri kalanını ayda 50 cent ödeyerek tamamlayacağım.
"Dükkan sahibi çocuğu ikna etmeye çalıştı:-
"Bu köpeği gerçekten satın almak istediğini sanmıyorum.
Bu yavru hiçbir zaman diğer yavrular gibi koşup, zıplayamayacak
ve seninle oynayamayacak."
Bunun üzerine küçük çocuk eğildi, pantolonunu sıvadı ve büyük bir metal parçasıyla desteklediği sakat bacağını dükkan sahibine gösterip, tatlı bir sesle: -
“Ben de çok iyi koşamıyorumve bu yavrunun kendisini çok iyi anlayacakbir sahibe gereksinimi var" dedi.
Dan Clark

10 Ocak 2008 Perşembe

Ben Geldim..



Merhabalar,
kısa bir ara vermek zorunda kaldım bloğuma ve ziyaretlere ancak ziyaretçilerimden, arkadaşlarımdan hep haberdardım.Beni yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ediyorum.Arkadaşlığın her ne kadar mesafelerin uzak olmasına rağmen güçlü olduğunu sanırım burada birkez daha gördüm.Minnetterım..

sevgilerimle